5 Eylül 2016 Pazartesi

Saatin yeni yükselişi


saat ile ilgili görsel sonucuGünümüz insanı için en kıymetli şey zaman olunca en değerli eşyası da saat oluyor haliyle. Ama saat deyip geçmemek lazım. Çünkü o sadece zamanı gösteren bir araç olmanın ötesinde çok büyük anlamlar taşıyor bugün. Yaşam biçimimizi trendler belirliyor ve saat bir statü simgesi olarak iş görüyor. Türkiye’de lüks kavramı son 10 yılda değişim gösterdi. Günümüzde lüksü en iyi ifade eden 3 kelime “deneyim, kişiselleştirilmiş ürün ve marka değeri”. Türkiye de bu gelişmişliğin içine dahil olmak üzere. Dünya saat sektörünün büyüklüğü 2013 yılında 120 milyar dolar. 2012 yılı rakamlarıyla perakende satış değeri 110 milyar dolar. 2011 yılında bu rakam 90 milyar dolardı. Türkiye saat sektörü 2013 rakamlarıyla, yaklaşık olarak 800 milyon dolarlık bir pazara hakim ve ithalata dayalı bir sektör. Ekonominin iyileşmesi, gelir dağılımının daha da düzenli hale gelmesi sektörün büyüme potansiyelini artırıyor. Buna paralel üst segmentteki saat markaları Türkiye’ deki potansiyelin farkına varıp satış ve pazarlama aktivitelerini kendilerini yapmaya başladı. Swatch Group, IWC, Jaeger-LeCoultre sadece bunlardan birkaçı… 10 yıl önce Türkiye’ye üçüncü dünya ülkesi olarak bakan yabancı markalar şimdi Türkiye’yi öncelikli ülkeler arasında değerlendiriyorlar. Türkiye lüks saat üreticileri için önemli bir ülke konumuna geldi. Prestijli markalar Türkiye’ye büyük önem veriyorlar ve Türkiye pazarında yer almak önemli hedefleri arasında yer alıyor.

Türkiye dünyada 22’nci sırada
Özellikle son dönemde gelişmekte olan pazarlar arasında öne çıkan Türkiye’de lüks kategorisinde yer alan mekanik ve el yapımı İsviçre menşeili saatlere olan talep her geçen gün artıyor. Ersa Saat Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Ergün’ün paylaştığı verilere göre, Türkiye dünyanın 22’nci büyük saat pazarı konumda. Türkiye’de son üç yılda 35 milyon adet saat satıldı ve yılda 800 milyon dolar harcadı. Türkiye’de en çok satılan ikinci saat türünün fiyat aralığının 5-10 milyon olduğunu kaydeden Ergün, bu kategoride satılan saat adedinin sadece bir yılda 10 milyonu bulduğunu söylüyor. Yabancı markalar Türkiye’deki ilgiden gayet memnun diyen Rotap Şaatçilik Genel Müdürü Hafise Bozer, “Şu anda yapmış olduğumuz görüşmeler sonucunda havaalanında karşılanıyoruz ve bizimle çalışmak istediklerini her fırsatta belli ediyorlar. Önceleri fabrikalarına giderdik ve prosedürler daha zor ilerlerdi” diyor.

Neden Türkiye’ye geliyorlar?
Türkiye’nin büyüyen ekonomisi ve bunun tüketici üzerindeki etkisi, özellikle 2000 yılından bu yana saat sektöründe ve satış rakamlarında hissedilir derecede kendisini gösterdi. Türkiye’deki yaşam tarzının değişmesi, sahil ve turistik bölgelerde satış noktalarının artması, moda saat markalarının ötesinde, lüks saatlerin konforunun tüketici tarafından algılanması lüks saat satışları üzerinde olumlu ve yükselen değişikliklere yol açtı. Dünyada az sayıda üretilen lüks saat markaları diğer alt gruplara göre çok daha yüksek büyüme eğilimi gösterdi. The Swatch Group Türkiye Tissot Marka Müdürü Nazmiye Cihan, “Omega, Tissot gibi ünlü saat markaları Türkiye’deki pazar potansiyelinin ve alım gücünün farkındalar. Bu sebeple, kendi bünyelerindeki satış ekipleriyle Türkiye pazarında yer almak, pazarı tanımak ve pazarın dengesini bozabilecek etkiler varsa bunları temizlemek ve dengelemek istiyorlar. Doğrudan raporlama ile satış konseptlerini o ülke şartlarına uygun geliştirmek en akıllıca, az maliyetli ve güvenli yol” diyor.

Saat merakı artıyor
Lüks saat tüketiminde yaşanan artışın bir başka nedeni de satış ağlarının genişlemesi. Bundan 10- 15 yıl önce, lüks saat markaları birkaç distribütörün tekelindeyken bugün durum farklı. Satıcı sayısı fazla, model skalası daha geniş, seçenek bol. Eyüboğlu Hobi ve Çelik Ürünleri Genel Müdürü Behçet Eyüboğlu, “Türkiye’deki saat tüketicileri her geçen yıl daha da bilinçleniyor, moda markalar yerine gerçek İsviçre saat markalarını tercih edenlerin sayısı artıyor. Artan bir ivme ile saatin önemi, kullanım alanı konusunda gelişme kaydediyor” diyor. IWC Türkiye ve İsrail Bölge Müdürü Aylin Aydın, İsviçre Saat Endüstrisi Federasyonu raporlarına referans veriyor: “Baktığımızda 1,500 euro üzerinde Türkiye’ye ithal edilen lüks saatler 2013’ün ilk beş ayında yüzde 12,5 artmış gözüküyor. Bu rakamlar da Türkiye’de saate olan ilginin arttığını belgeliyor”.

Potansiyel büyük
Arada çeşitli ekonomik darboğazlarla yavaşlama eğilimi gösterse de saat sektörünün dünya ve Türkiye’de büyüdüğü çok açık. Öngörülerini sorduğumuz her temsilci yukarıda saydığımız nedenler neticesinde geleceğe olumlu baktıklarını söylüyorlar. Gelecekte tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de lüks saat sektöründe limitli üretimlerin ön plana çıkacağını düşünüyorlar. Buna göre, Türkiye’de büyüme vaat eden pazarı 6-7 yıl içinde iki katına çıkarmak artık hayal değil. Saat&Saat Genel Müdürü Ramazan Kaya, “Bir insanın artık en az 3 çeşit saati olacak. İlki, klasik özel günler için, ikincisi, günlük hayat için, üçüncüsü hafta sonu kullanım için” diyor. Yani saat modanın tam anlamıyla bir parçası olacak. Tüketici alışkanlıkları bakımından artık pek bir farklılık kalmadı. Özellikle Avrupa ve ABD nasılsa Türkiye’de de aynı tüketim refleksleri hakim. Türkiye artık dünya modasıyla aynı havayı soluyor.

ÖNCE SAAT, SONRA ARABA
Türkiye lüksü seviyor mu? diye sorsak cevap kesinlikle “evet” olur. Çünkü sektör uzmanlarının deneyimlerine göre Türkiye’de para kazanan herkes önce kendine lüks bir saat alıyor. Ardından bunu iyi bir araba izliyor, işin final noktası ise lüks bir ev oluyor. Saat, sosyal statü göstermek için olağanüstü bir meta. Kendini kanıtlamanın önemli bir tetiği. Türkiye de dahil dünya genelindeki tüm varlıklı insanlar, lüksü üç temel eksende tüketiyor: “Statü, kendini kabul ettirme ve gösteriş”. Lüks bir ev, otomobil ya da saat… Hepsinin arkasında bu üç sosyo-psikolojik unsur yer alıyor. Ancak kültürler değiştikçe, bu üçlünün dengesi ve dozajı farklılaşıyor. Batı lükse alışkın. Paketli lüksü yaratan Avrupa aristokrasisi, beraberinde ABD, konu lüks olduğunda Türkiye’nin en az 50 yıl ilerisindeler. Onların lüks tüketim eğilimlerinde kendini gerçekleştirme ön plandayken, Türkiye’yi de kapsayan doğu hattında kendini gösterme fazlasıyla önde.

TÜRKİYE’DEKİ TÜKETİCİ AVRUPA’DAKİ İLE AYNI
Türkiye’deki satın alma alışkanlıkları Avrupa ve ABD ile benzerlik gösteriyor. Bu çerçevede Türkiye artık dünya modasıyla aynı havayı soluyor. Bu yüzden buradaki tüketici geçmiş yıllarda Avrupa’da bularak satın alabildiği marka ve ürünleri artık kolaylıkla Türkiye’de de bulabiliyor. Bunun yanısıra, Türkiye’yi ziyaret eden Avrupalı tüketici de beğendiği ürünleri ve markaları burada görmekten memnun. Ortadoğu ve Rusya’dan gelen tüketiciler de daha ışıltılı ve değerli taşlar ile tasarlanmış ürünlere rağbet ediyor.
banner

Related Posts:

0 yorum: